ÇEVRE HIGHLIGHTS - 24.SAYI
35 HAZ ø RAN 2023 sistemler geliştiriyorlar. Uygulamalı bilimde makineden yazılımmühendisine, elektrikten inşaat mühendisine, tümmühendislikler çalışarak ürün ortaya çıkarıyorlar. Sağlık, yazılım alanı gibi daha birçok alanda çalışıyorlar. Bu çalışmaların hepsinin altında fiziğin ortaya çıkardığı gerçeklikler var. Bunun üzerine mühendisler katlar çıkarak kendi alanlarında genişletiyorlar aslında. Yani fizik bilimi neredeyse istisnasız tüm bilimlerin temelini oluşturan bir yapıya sahip. Bu yüzden de tüm disiplinlere hitap eden bir yapı teşkil ediyor. 4. Size en çok ilham veren fizikçiler kimlerdir? En başta tez hocam Prof. Engin Arık. Tek bir kişi olarak değil. Aslında bakarsanız tek bir ilham kaynağı olmasından ziyade bu evrensel boyutta, iş birliği hâlinde deneyci olduğum için Cern gibi uluslararası bir merkezde öğrenci olarak çalıştığım için bu işe ilgi duyan birçok insanı görebilmek, birçok insanla çalışmak... Aslında bana ilham veren yönü bireylerden çok bu dayanışmacı ve herhangi bir din, dil, ırk ayrımı gözetmeden birçok insanın bir araya geldiği bir laboratuvar olması. Böyle insanları görmek benim için ilham kaynağı olmuştu. Bu kadar insan bir araya gelmiş evrene ait sıyrık soruların cevaplarını bulmaya çalışıyorlar ne güzel böyle bir ortam var ve ben bunun içinde olmalıyım ve bunun içinde devam etmeliyim. Benim için motivasyonum buydu aslında. 5. Türkiye’de fizik biliminin gelişmesi için neler yapılmalı? Bu sorunun cevabı röportajın tamamını 1 milyon kez aşar. Fizik bilimi ile ilgilenebilecek kişilerin sahip olması gereken ortam ve temel araştırmalarla ilgilenen kişilerin sahip olması gereken ortam ülkemizde henüz sağlıklı bir şekilde oluşmuş değil. Sizler artık sosyal hayatın, toplum gerçeklerinin farkında olarak şunu fark etmiş olabilirsiniz: “Biz hep böyle bir şeye yatırım yapalım da yarın ondan fayda sağlayalım.” şeklinde bir yaklaşımdayız. Bugün 1 lira koyayımyarın ondan 3 lira fayda sağlayayımgibi bir yaklaşımdayız. Ama şunu bilmek lazım bugün koyduğun 1 lira belki uzun yıllar sonra sana 300 lira olarak dönecek ama sürdürülebilir olarak dönecek. Şöyle bir örnek vereyim: 0’dan 1’e mi gitmek kolay yoksa 1’den 1000’e mi? Ne dersiniz? 1’den 1000’e gitmek daha kolaydır çünkü elinizde bir bilgi var ve bu bilgi ile ilgili çalışarak bununla ilgili kafa patlatıp bu neye yarar sağlar derken 1’i 1000 yapabiliriz. Hiçlikten bir bilgi elde etmek temel araştırmadır. Temel araştırmaya öncelik veren toplumlarda 1’i 1000 yapmak kültürü de otomatik olarak gelişir. Türkiye’de 0’dan 1’e giden yolda yani işin zor kısmında temel araştırmalarda her alanda matematik için de geçerli, kimya ve biyoloji için de geçerli. Sadece laboratuvarında ya da teorik hesaplamaları yapan alanlarda çalışan insanlara “Siz bu alanda belirtilen hedefli araştırın.” Şeklinde bir ekosistem oluşması lazım. Bu olduktan sonra zaten 1’i 1000 yapmak çok daha kolay geliyor çünkü uygulamalı ve mühendis arkadaşlar direkt malzemeyi, ülkende ürettiğin bilgiyi, çoğaltabiliyorsun. Bunlar çok kıymetli ama şunu da söyleyeyim artık dünyada bilim, sınırlar içinde yapılmıyor. Evrensel boyutta çabalar var. Türkiye’nin de bu küresel boyuttaki çabaların parçası olması çok önemli. Bugünkü etkinlikte de bu çabalardan biri olan Cern’ü anlatmaya çalışacağım. 6. CERN’de yapılan deneylerin önemi nedir? Evrenin en temel yapıtaşlarını, işleyişini anlamakla ilgili deneyler olması bakımından önemli. Zorluğu ve büyük bir laboratuvarda bu kadar çok kişinin olmasının sebebi ise çok büyük deney düzenekleri gerekiyor. Öyle ki bir üniversitenin, ülkenin hatta tek başına başa çıkamayacağı hem ekonomik olarak hem de insan katkısı olarak o kadar insanı bir araya getirmek farklı yetenekleri farklı özellikleri olan insanları bir araya getirmek bunu dünya genelinde yapabilen en büyük ve aynı zamanda da disiplinler arası bir laboratuvar o yüzden önemi çok büyük. 7. Dünya CERN’den gelen haberleri neden çok önemsiyor? Çünkü oradan gelen bilgi tam da sıfırı bir yapan bilgi. Hâliyle onu herkes önceliklendiriyor, herkes önemsiyor. 8. CERN’de cevaplanamayan sorular oldu mu? Çok! Ama biliyor musun? Yapılıp da “Şu öyle mi acaba, bu nedir acaba?” diye yapılan bir deneyde hedeflenen ya da zannedilen sonuçların çıkmadığı durumlarda zannedersin ki “Bak, denediler bulamadılar, başarısız oldular.” Değildir. Bir şeyi deneyip de öyle olmadığını görmek yine sıfırdan bir elde etmektir. Neyin olmadığını anlamış oluyorsun. Yine bir bilgi çıkarıyoruz. Bu da bir bulgu oluyor. Yani nasıl yapmayacağımızı öğreniyoruz kesinlikle! 9. ATLAS VE CAST deneyi ile ilgili beklenenler nelerdir? CAST deneyi 12 yıl sürmüş ve geçen sene sonuçlanmış bir deneydir. 100 kişi çalışmıştır. Olumsuz sonuçlanmıştır ama olumsuzluk yine de bilim adamları için bir veridir. ATLAS deneyi ise hâlâ devam etmektedir. 3500 kişi çalışmaktadır ve yerin 100 metre derinliğinde 40 metre yüksekliğinde bir düzenek sürekli veri toplamaktadır. 2040 yılında tamamlanacak olan bir deneydir bu. 10. Türkiye’de de CERN benzeri büyük bir parçacık hızlandırıcı kullanılabilir mi? Dünyada Cern benzeri büyüklükte bir parçacık hızlandırıcı kullanılamaz. Daha küçük ya da onu tamamlayıcı anlamda olabilir. Önemli olan hızlandırıcı kompleksleri dünya genelinde de var ve Türkiye’de de olabilir. Zaten Türkiye’de de böyle bir hızlandırıcı kompleks kurulması ile ilgili devletinde vermiş olduğu büyük bir bütçeyle tasarım yapan ekibin içinde de olmuştum. Bu, 2005- 2015 yılları arasında sürdürülen bir proje oldu. Neler yapılabileceğini, nasıl tesis olacağını, ne özelliklerde olacağını ortaya koyduk. Maalesef şu anda devletin raflarında hayata geçmeyi bekliyor arkadaşlar. Belki sizler hayata geçireceksiniz.
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=