ÇEVRE HIGHLIGHTS - 25.SAYI

32 OCAK 2024 21. Kitap Şenliği Ahmet ÜMİT Röportajı Röportajı Yapan Öğrenciler: Damla GÜLÜNAY, Eda TEK Başkomiser Nevzat karakterinin bu kadar ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz, Nevzat karakteri ile aranızda benzerlikler var mı? Niye bu kadar sevildiğini ben de bilmiyorum. Aslında birçok polisiye yazarı bir karakter yaratır. Ben bunu başta istemedim ve ilk romanımda da yapmadım. Sis ve Gece’deki karakteri bir daha kullanmadım mesela. Böyle bir fikrim yoktu ancak bir gazeteden bize polisiye yazar mısın diye teklif geldi. Kabul ettim ve yazarken de bir karakter olsun dedim ve adını da Nevzat koydum. Sonra ben de Nevzat’ı çok sevdim. Nevzat ile ortak noktam var mı bilmiyorum ama illa benden bir şey taşıyordur. Yazmaya olan ilgi ve merakınızı nasıl fark ettiniz? Rastlantı ile fark ettim. Yazar olacağım diye bir düşüncem yoktu. Yirmi iki yaşında tesadüfen bir hikâye yazdım. Ve bu hikâye yine tesadüfen kırk farklı dilde yayınlanan bir dergide basıldı. Böyle olunca heyecanlandım. Ondan sonra fark ettimki yazmayı çok seviyorum. Ama bunun öncesinde bunu destekleyen iki tane olay var. Bunlardan ilki çok kitap okumak, lise çağlarında dünya klasiklerinin neredeyse hepsini okumuştum. İkincisi de annem. Annem de bir anlatıcı damar varmış. Ben bu yeteneği annemden almışım ama bunun farkına geç vardım. Sonra yazar olunca nereden geliyor bu diye düşününce birden bunu fark ettim. Yazacak insanlar için sadece okumak yetmez; felsefe bilmek, yabancı dil bilmek de şart. Bunların yanında sinema, tiyatro, müzik, resim gibi sanatın diğer dallarıyla ve hayatla da ilgilenmek gerekiyor. Ancak bunların hepsini bilirseniz ve sürekli bilginizi artırırsanız yazabilirsiniz. Çünkü yazacak konu lazım, yoksa bir süre sonra kendinizi tekrar edersiniz. Patasana, Ninatta’nın Bileziği, Kayıp Tanrılar Ülkesi gibi eserlerinizin kurgusunda tarih ve arkeoloji çok önemli bir yere sahip. Geçtiğimiz günlerde de Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından bir ödül aldınız. Arkeoloji ve tarihe olan ilginiz nasıl başladı? Edebiyat dışında farklı bir alandan ödül almak size neler hissettirdi? Tarihimizle övünüyoruz ama eksik bir tarihle övünüyoruz. Yaşadığımız coğrafyanın müthiş bir tarihi var. O zaman tarih ve cinayeti birleştireyim dedim. Cinayet yazmaktan hoşlanmıyorum ama başka türlü olunca da sıkılıyorum. İnsan sıkılan bir hayvandır aslında. Sıkıldığım için de böyle kitaplar yazmak hoşuma gidiyor. Bu ödül benim için çok önemli ve kıymetli elbette. Birçok eseriniz var, bu eserler içinde yazarken en çok keyif aldığınız özellikle öne çıkan bir eseriniz var mı? Çoğunu yazarken büyük zevk aldım ama benim için bir tane eser çok kıymetli, o da Masal Masal İçinde. Çünkü o benim annemden dinlediğim bir masal ve onu geliştirerek yazdım. Annem artık yok. Dolayısıyla onu okuduğunuz zaman annem yeniden yaşamış oluyor. Şimdi sadece Türkiye’de değil birçok yerde ve dilde bu kitap okunuyor, bu benim için çok kıymetli. Dünyanın birçok yerinde annemin sesi duyuluyor bu kitap sayesinde. Genç okurlara verebileceğiniz en önemli tavsiye nedir? Okurlara şunu öneririm, en güzel şey yeni yazarlar keşfetmek. Tabi günün sonunda bir yazar seçeceksin, mesela benim yazarım Kafka ya da Orhan Pamuk diyeceksin. Bu kişisel bir seçimdir. Ama her aşamada yeni yazarlar keşfetmek kıymetli bir şeydir. Sevdiğiniz bir yazarın yeni bir kitap çıkarmasını bekleyeceğiz ama o sırada başka yazarlar keşfetmek lazım. Okumak bir tür yolculuk. Polisiyeye merakınız nasıl başladı? Polisiye yazmasaydınız ne türde yazardınız? Polisiye merakım başlamadı, polisiye yazdım. Benim ilk gençlik yıllarımda politika çok belirleyiciydi. Ben de birden kendimi o politikanın içinde buldum. Böyle bir hayat sürdüğüm için adrenalin hep vardı hayatımda ve ben bir de heyecanlı bir adamım, işte polisiye yazmam buradan çıktı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=